Dr. Güntürk Üstün
Demiryoluyla Yük Taşımacılığında Lojistik Çözümler
Demiryollarındaki marşandiz faaliyetlerinin doğası gereği, devlet ya da özel sektöre ait bir demiryolu kuruluşu, çağdaş demiryolu altyapısından son derece gelişmiş bilişim ağına kadar engin bir taşımacılık yelpazesindeki destekleyici-tedarikçi unsurlara/iş ortaklarına gereksinim duyar. İlgili demiryolu kuruluşunun büyüklüğü ve iş hacminin boyutları hangi düzeyde olursa olsun, müşteri ve iş ortaklarıyla arasındaki ilişki politikası daima belirgin bir şeffaflık, önsezi ve anlayış taşımalı, etik kuralların bütünlüğüne uymalı ve somut bir verimliliğe ulaşmayı hedeflemelidir. Taşımacılık sektöründeki her as oyuncu gibi demiryollarının da, “takım ruhu”nun önemine inanmadığı sürece, önüne çıkabilecek kocaman zorluklar karşısında hayli ciddi bocalama ve tökezlemelere uğraması kaçınılmazdır. İşte bu nedenle, günümüzde demiryoluyla yük taşımacılığı, geçmiş dönemlerdekinden kat kat fazla kuruluş/şirket içi eğitim ve rehberlik uygulamalarıyla esneklik, çözüm odaklılık ve etik kuralların vazgeçilmezliğine gereksinim duymaktadır diyebiliriz.
Azımsanmayacak sayıda demiryolu işletmesinin [“TCDD Taşımacılık” dahil] kontrolü altındaki demiryolu ağı ve üzerinde yol alan yük treni trafiği, özellikle coğrafi konum ve dağılımından ötürü tüm ülke ekonomisi için güçlü bir stratejik öneme sahiptir ki burada sözü edilen elbette büyük sanayi üretim ve tüketim bölgeleri, büyük limanlar, büyük lojistik merkezlerle bunların arasındaki etkin demiryolu taşımacılığıdır. Örneğin, toplamda 12 000 kilometre ulusal anahat uzunluğu olan bir demiryolu ülkesinde söz konusu hatların 2000 kilometresinde marşandiz işletmeciliği hakkını elde etmiş bir özel sektör kuruluşunun ait olduğu ülkenin ekonomik gelişimine sağlayacağı olumlu katkı asla yadsınamaz. Böylesi bir şirketin, eğer birkaç limanı da içine alan hayli yoğun bir aktivite potansiyeli varsa, doğal olarak yeterince kaliteli demiryolu personeline, yeterince kaliteli cer aracına ve söz konusu araçların bakım-onarım hizmetlerinde gerekli yeterince kaliteli depo ve atölyeye ihtiyacı olacaktır. Demiryollarında yük ve yolcu taşımacılığının son senelerde ülkemiz gibi pek çok dünya ülkesinde serbest rekabete olanak tanıyacak hale getirilmesi, kanımca özellikle iyi yetişmiş her kademeden demiryolcunun temininde temel meslek okullarından raylı sistem akademilerine dek uzanan ciddi bir eğitim zincirinin hızla tamamlanmasını taşımacılığın gündemine oturtmuştur [Yapılmış sınırlı sayıda analizlere bakıldığında, yukarıdaki satırlarda sözünü ettiğim ölçekte bir marşandiz artı lojistik destek şirketinde en az 5000 nitelikli eleman, 700 lokomotif (anahat ve manevra) ve 18 000 farklı tip ve kapasitede yük vagonuyla bir düzine cer depo ve atölyesinin günlük faaliyetlere destek vermesi gerçeği ortaya çıkmaktadır.]
Öte taraftan, karayoluyla yük taşımacılığının hemen her ülkedeki eksilmeyen rekabetçi varlığı düşünülecek olursa, marşandizlerin imkânlar ölçüsünde güvenli sefer süratlerinin saatte 95 ila 125 kilometre arasında gerçekleştirilebilmesi de ilgili demiryolu işletmelerinin lehine bir durum arz edecektir. Bu durumda, her bir demiryolu ülkesindeki ray ağı altyapısından sorumlu, çoğu devlet kökenli kuruluşa hat yenilenmesiyle modernizasyonu konularında göz ardı edilemeyecek görev ve sorumluluklar düşeceği açıktır. Gezegenimizin ülkeleri arasında değişkenlik gösterebilmesine rağmen, genelde yolcu taşımacılığında hem karayolu hem de havayolu şirketleriyle, yük taşımacılığında ise karayolu şirketleriyle kıyasıya bir rekabet içindeki demiryolu dünyasının bu aşamada hangi tür, neden ve sonlanmada olursa olsun, yüksek sıklıkta meydana gelebilecek kazalara karşı giderek “sıfır tolerans” güvenlik ilkesini benimsemesi sürpriz sayılmamalıdır.
Demiryolları yük taşımacılığında müşterilerine lojistik çözümler sunarken, güvenilir ve verimli bir hizmet anlayışını sürekli en ön planda tutmak durumundadır. Özellikle ticari açıdan ağır yüklerin daha düşük maliyetler, daha düşük tedarik süresi ve son derece güvenli biçimde iki nokta arasında iletimine olanak tanımaları, daha yüksek seyir güvenliğine sahip olmaları, ayrıca enerji tasarrufu ve çevre korumacı nitelikleriyle çağcıl marşandizler, nakliyat dünyasında sağlam bir konuma ulaşmışlardır. Gerek tarafsız uzman analizleri, gerekse de sık aralıklarla düzenlenen anketler demiryoluyla yük taşınmasının sayısız avantajlarını gözler önüne sermektedir. Ülkelerin demiryolu sistemlerinde elektrifikasyon ve sinyalizasyon ile donatılmış çift hatların miktarı arttıkça ve söz konusu hatlarda belli aralıklarla daha çok marşandiz seferi gerçekleştirildikçe, daha fazla müşterinin yüklerini trenlerle taşıtmak isteyeceği kesindir.
Demiryoluyla yük taşımacılığının hak ettiği başarıyı yakalamasındaki kilit faktörlerin ilk sıralarında deniz ve/veya iç su yolu (ırmak) limanlarına yakınlığı, daha doğrusu ilgili limanlarla iç içe olma özelliği yer almaktadır. Söz konusu limanlar civarında lojistik/intermodal merkezlerin de bulunacak olması demiryolunun hem denizyolu hem de karayolu ulaşımıyla etkin biçimde entegrasyonuna olanak sağlayacaktır ki bu avantajlı durum özellikle konteyner taşımacılığının âdeta belkemiği gibidir. Diğer yandan, günümüzde kimi demiryolu kuruluşları kendi bünyelerindeki komple lojistik birimler aracılığıyla “kapıdan kapıya nakliyat”a yönelik tatminkâr uygulamaları da vizyonlarıyla eklemlendirme peşindedirler.
Hammaddeden bitmiş ürüne, yedek parçadan motorlu taşıta, gıdadan beyaz eşyaya, geniş vagon parkıyla müşterilerine eksiksiz lojistik çözümler sunmada ancak demiryolları tüm maliyetlerde yaklaşık %20 oranında daha düşük bir taşımacılığa “yeşil ışık” yakabilmektedir. Bunun yanı sıra ulaşım sektörü içerisinde kalkış ve varış noktaları arasındaki seyrüseferde hayli güvenilir olması, faaliyet alanında sürekli biçimde arayışlarını sürdürerek kendini yenilemesi, demiryolunu lojistik uygulamalarının bir tür “jön”ü haline getirmiştir denilebilir.
Bir yandan “blok tren”lerin, bir yandan da “ekspres tipi konteyner marşandizleri”nin hizmete konulmasıyla sadece ülkeler içi değil, ülkeler arasında da demiryoluyla taşınan yük miktarlarında belirgin artışlar sağlanmış, var olan kaynaklar daha etkin şekilde kullanılmış, nakliyat süreleri kısaltılarak “koşulsuz müşteri memnuniyeti”nde daha önce deneyimlenmemiş düzelmeler gerçekleştirilmiştir [Mevcut taşıma kapasitesinin en iyi biçimde kullanılarak daha hızlı ve etkin bir nakliyat yapılması amacıyla 2004 senesi başından itibaren hem TCDD ağında hem de uluslararası marşandiz koridorlarında ülkemizde de “blok tren” işletmeciliğine geçilmiştir.]
İster devlete ister özel sektöre ait olsun, demiryolu kuruluşlarının lojistik kapasitelerini katlanarak artırmasının günümüz şartlarında ancak “lojistik merkezler” aracılığıyla mümkün olabileceği artık varsayımlıktan çıkarak kuramlaşmıştır. Bu amaçla söz konusu stratejik dev merkezler hem karayolu hem de denizyolu ulaşımının terminal niteliğindeki noktalarına yakın bölgelerde inşa edilmekte ve tahminlerin üzerinde mükemmel ticari sonuçlara erişilmektedir (Benzer durum “TCDD Taşımacılık” tarafından ülkemizde de örnek teşkil edecek şekilde uygulamaya geçirilmiş ve geçirilmektedir.)
Bundan böyle hiç sona ermeyecek bir “altın çağ” yaşamayı sürdüreceğine içtenlikle inanılan demiryolu sektörü, yıllardır intermodal yük taşımacılığının “olmazsa olmaz” bileşenlerinden biri sayılmanın haklı gururuyla müşterilerine yüksek iş performansı, etik standartlar ve ekip çalışması doğrultusunda tutkuyla yoğurulmuş bir hizmetler toplamı ulaştırıyor. Bütün dünya demiryolcularının özveriyle görevlerini yerine getirirken, emeklerinin karşılığını aksama yaşamaksızın alabilmelerini diliyorum.
Verimli günler ve gelecek pazar yine bu sütunda görüşmek üzere.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.